Kemal Sunal ile Şener Şen’in oynadığı “Kibar Feyzo” filmindeki replik’i hatırlıyorum:
Köyün ağası Maho Ağa, tarlasına su getirmek için DSİ’ye baş vurmuştur. Görevli köye gelir, suyun bulunduğu yerin keşfini yaparken, birinin öküz yerine kendini koymuş tarlayı sürdüğünü görür, Ağa’yı tersler. Tarlayı süren Feyzo marabadır.
Ağa, Feyzo’nun yanına gelmesini ister, Feyzo koşarak gelir.
Aralarında şöyle bir konuşma geçer:
***
Başkanımız, COVİD 19 salgını nedeniyle alınan tedbirleri açıkladı:
65 yaş ve üstündekilere zorunlu olmadıkça evden çıkmamayı tavsiye etti.
Elimizi sabunla yıkamamızı, hijyene azami dikkat etmemizi istedi.
En düşük emekli maaşını 1500 TL’ya çıkardı.
Bütün emeklilere maske ve kolonya dağıtılacağı sözünü verdi.
Uçak biletlerinde indirim yaptı.
Bir de “tedbir bizden, takdir Allah’tan” deyip dua etmemizi diledi.
İşe gidenler, işine gitti, akşam evine döndü.
Yaşı 65’den küçükler çarşı-pazar dolaştı, hafta sonu piknik yaptı sonra, büyüklerinin yanına gitti.
Ulaşım araçları tıkabasa insan taşımaya devam etti.
Futbol karşılaşmaları seyircisiz oynandı.
Futbolcuların canı yokmuş gibi davranıldı.
Camiler açık kaldı.
Korona, camiyi görmez sanıldı!
10 gün sonra; yurt içi ve yurt dışı uçuşa yasak geldi.
Ucuzluktan yararlanmak isteyen “uyanıkların” hevesi kursağında kaldı.
Maçlar iptal edildi.
Şehirlerarası yolculuk kısıtlandı.
Özel araba ile yolculuğa yasak konmadı.
Her yaştan kişinin evinde kalması önerildi.
İşinden, aşından olacaklara çare gösterilmedi.
Cuma namazı ile vakit namazları durduruldu.
Diyanet İşleri Başkanı’nın imamlığında toplu Cuma namazı kılındı.
Emekliye maske ve kolonya sözü unutuldu.
***
Sayın Cumhurbaşkanımız, sanki bizimle “eğleniyi.”
“Siz sağlığınızı düşünün, parasal kaynağı biz düşünürüz” demedi.
Durumun ciddi olduğunu söyledi sokağa çıkmayı yasaklamadı.
Siyasi partilerin önerilerine kulak vermedi.
Mualif sivil toplum örgütlerini, sendika, dernek ve mesleki kuruluşları gaileye almadı.
“Birlik”, “dirlik”, “beraberlik” sözünü etti, iyi şeyler olacağını vadetti.
Güzel şeyler lafla değil, eylemle gerçekleşir.
Hemen; başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün bakanlar, tüm milletvekilleri bağış kampanyası başlatmalıdırlar.
Kamu’da ya da özel firmalarda, atölyelerde, büyük-küçük işletmelerde çalışanlar ücretli izinli sayılmalıdır.
Devlet, işi olmayan, geliri bulunmayan garibanları aç ve açıkta bırakmamalıdır.
Kızılay faaliyete geçmelidir.
Toplumun güven duyduğu kişi ve kurumların öncülük ettiği dayanışma kampanyaları açılmalıdır.
Zenginlerimiz, bankalarımız özveriye davet edilmelidir.
Devletten iş alan müteahhitler, holding sahipleri, ithalat ve ihracatçı tacirleri, tüccarlar, sanayiciler karagün dostu olduklarını göstermelidir.
Herkes, her kurum, her kuruluş üzerine düşeni yapmalıdır.
Devlet, “baba” gibi korumacı, “ana” gibi kucaklayıcı olmalıdır.
Millet, devletin yanında olduğuna inanmalıdır.