Bazen uzun uzun yazmaya
gerek kalmaz.
Bu yazımızda olduğu gibi…
İstanbul’un en eski
kebap salonlarından birinin önünden
geçiyordum.
Saat 14:05’i gösteriyordu.
Çaktırmadan içeri baktım.
Bomboştu.
Usta elinde kumanda televizyona bakıp
kendi kendine bir şeyler söylüyordu.
Merak ettim içeri girdim.
AKP Genel Başkanı konuşuyordu
televizyonda.
***
Her ne kadar uzun bir süredir
o kebapçıya uğramasam da usta
aynı zamanda işyerinin sahibi ile
yüz yüze de olsa tanışıklığımız vardı.
“Hoş geldiniz Gazeteci Bey.” Dedi.
“Hoş bulduk hoş bulduk da
dükkan niye sinek avlıyor usta?”
dedikten sonra,
“Yoksa sen de mi at eti
işine girdin?” diye kendimce espri
yaptım.
Usta sağ olsun beni bozmadı.
“Ne atı beyefendi müşteriler
uğramaz oldu. Gelen de porsiyon yerine
dürüm yiyor.”
Çok da pahalı bir yer değildi kebapçı.
Dürümü 12 liraya, porsiyonu da 20 liraya
sunuyordu müşterilerine.
Usta böyle giderse yakında
dükkanı kapatacağını söyledi.
Üzüldüm tabii.
Yılların kebapçısı da
AKP’nin masal dünyasında yok olup
gidiyordu.
Nice tekstilciler gibi,
Nice market sahipleri gibi,
nice işyeri sahipleri gibi…
“Bir hiç… Birlikten dirlik, sevgiden aşk doğar anlayışını benimseyen,
Milli Birlik, Milli Beraberlik ve Milli Ruh peşinden koşan Türkiye Cumhuriyeti delisi…”