Son günlerde ABD’de yaşanan olayları izlerken, millet şuurunun ve bilginin ne kadar kıymetli olduğunu düşündüm. Millet oluyorken köklerini unutmamanın ve kökenine sahip çıkmanın önemi… ABD toplama halk ile kurulmuş bir devlet, o toprakların asıl sahipleri Kızılderili’lerin nasıl asimile edildiğine, nasıl...
Hayatı ve hayalleri yarım kalmış bir adamın hikayesi… Kalemi doğrudan hiç şaşmamış, tıpkı hayatı gibi… Sevgi dolu, merhamet dolu yüreği gibi… O penceresinden sokaktaki çocukları izler, onların mutluluğu ile mutlu olurdu. Derler ya; Karıncayı bile incitmez, diye. İşte gerçekten de...
Ağlayan karıncanın sesi, gülen filin sesini bastırır mı ? Karıncalar ağlıyor! En çalışkan varlıklar. Doğa ağlıyor, biz ağlıyoruz. Para uğruna topraklarımız talan ediliyor, Hayvan dostlarımız ihale ile vurduruluyor, Biz vuruluyoruz! Nefeslerimiz kesiliyor, ağaçların dallarına, gövdelerine vuruldukça baltalar. Nefessiz kalıyoruz… Huzur...
Herkes uykulardayken, gün ağarmadan başlar yükünü çekmeye hayatın… Hep ona yağar yağmurlar, karlar, güneş doğmaz hiç yüzüne… Hep onun yüzüne vurur sürgüleri çekilmiş kapılar, Hep onun canı yanar, yanmayan boş tencerelerin ocaklarında, Hep o basar bağrına, evladını, yuvasını yurdunu… Öyle...
Osmanlı’da iç ve dış borçları denetlemek üzere II. Abdülhamid döneminde 20 Aralık 1881’de İrade-i Seniyye olarak yayınlanarak resmi nitelik kazanmıştır. Düyun-i Umumiye…. Osmanlı İmparatorluğu 1854 yılında ilk kez borçlanmaya gitmiş ve İngiltere’den borç almıştı. Ve bu borçlarını ödeyemediği için 1875...
Çocuklarınıza, geleceğin onların ellerinde, yüreklerinde şekilleneceğini, ilim ile, irfan ile, hür fikirleri ile memleketin en büyük ordusu olduğunu … ” Muallimler, hanımlar ve muallim efendiler, bu irfan yuvası altında hepinizi bir arada görmekten ve hepinizi selamlamaktan çok...
Çok şey mi istedik? Huzurlu, adaletli, bilim yuvası, sevgi dolu bir memleket… Huzur: Her nefesimizde kesilen ağaçların dalları takıldı boğazımıza, her karanlıkta madenciler geldi gözlerimizin önüne, ayakkabıları yırtık babaları, ” Yüzme bilmezdi.” diyen anneleri. öldükçe öldürüldük, yerlerde sürüklenerek. Baltayı vurdukça...
Yüreklerimiz kanar, gözyaşlarımızı gecelere saklarız biz. Yaraşmaz bize gösteriş için gözyaşı dökenler gibi duygu sömürüsü yapmak. Kanarız biz, yüreklerimiz kanar. Kanmayız! Biz hakkı yenen öksüzün, yetimin hakkı için, adliye koridorlarında gurur duyduğumuz gazetecilerimizin, askerlerimizin haksız yere yargılanmaları! için kanarız. Haklının...
Tarihi kahramanlar yapar,Güzel sözleri, büyük umutları, hayalleri yapar. ‘’ Efendiler, bu güç ve bu nüfuz Türkiye’de ve Türkiye halkında mevcut olan ilerleme cevherine zehirleyici ve yakıcı bir sıvı ilave etmiştir. Bunun tesiri altında olmak üzere milletin ve özellikle aydınların zihinleri...
Bizim burada da kuşlar var, hiç gitmiyorlar, belki alışkanlık belki buraları vatan biliyorlar. Hiç yaklaşmıyorum onlara ama benden kaçmıyorlar da! Can kardeşim, canım kardeşim sana buradan yazıyorum, çünkü; daha ilk gönderdiğim mektubumu dahi almadığını öğrendim. Nedenini bilmiyorum. Aslında bu üçüncü...
50.Gece Bu yazım senin 50. gecene çok yakışacak, senin yakışmadığın yerlerde olmana rağmen. 25 Nisan 1915… Çanakkaleyi geçilmez ettiler, Gazi Mustafa Kemal’i ve Onun sözlerini tarih yapan tarihi sözü; ‘’ Size Taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!’’. Ölümüne girdikleri bu savaştan ,...
Büyük önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK… Yıl 1920 23 Nisan… O ; Ya İstiklal, Ya ölüm andı ile çıktığı yolda emin adımlar ile ilerlerken açtı Gazi Meclisi ve dedi ki; ‘’İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış....
Bizim bahçemizde avucuna alsan kaybolacak kadar küçük, baharın yeni yeşerttiği dalların arasında görünemeyen, yeni açan çiçeklerin renginde mini minnacık bir kuş, sesi cıvıl cıvıl, ama insan hayret ediyor! o minicik bedeninden çıkan sesi tüm mahalleyi dolduruyor. Umudun sesi gibi, sesin...
Bizler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ayrılmadan, ahlaklı, onurlu duruşları ile gazetecilik yapan ve cesaretlerinden, doğru yazılarından dolayı esaret altına aldığınız ve onların izinden gidenler ile kurtulacağız bu ‘’ VİRÜS’ten’’...
Geleceği alınmıştı elinden, hayalleri, aşkı… Henüz on yaşında… On yaşında, büyümeye çalışan, hayallerine ulaşmaya çalışan bir kız, çocuk… Okumak, uçurtma uçurmak, sokakta ip atlamak, top oynamak, ne kadar masumca hayaller değil mi? İki kardeşi var. Biri iki yaşında, diğeri yedi....
Kadın… İnsan… Nefesi hayat olan kadın… Size kadını anlatayım… Yüreğinde her ağır sevgiyi taşır, karşılıksız, menfaatsiz… Siz istemeden yüreğini, emeğini açan kadın, gözyaşında saklıdır acıları, hüzünleri, sevinçleri, akıtır içine siz anlamadan. En derine atar yüreğinin, en derinine. Siz hiç anlamazsınız!...
En değerlimiz sevgili, saygıdeğer öğretmenlerimiz…. Asla unutmayacağımız, unutturmayacağımız… Gönüllerimize, onlara saplanan kurşunlar gibi saplanan acıları ile güzel yürekli, vatan gönüllü, Atam evlatları… İsimlerini okurken, her defasında en acılı keman sesi gibi dağlar yüreğimi. O koca yürekli, vatan gönüllülerin vatan uğruna...
Sizinle dertleşmek isterim ATAM… Utanırım, sıkılırım, ar ederim lakin bilin isterim Mustafa Kemal Paşam. ‘’Ayşe Uçar’a Türk’ün savaşçı kadınlarından olmak için.’’ İmzalı aldığım Türk kültürünün kadın kahramanları kitabı, yazarı sevgili Serap Yeşiltuna. O kitabı elime alıp imza yazısını gördüğümden bu...
Yazmaya başladığım Kara Fatma kitabımdan bir bölüm yazmak istedim, bu toprakların nasıl kurtarıldığı unutulmasın diye, Türk milletinin birliğinin gücü unutulmasın diye… ‘’ Bahtı kara, gözü kara Fatma… Kaderinin kara yazgısı gibidir, başına bağladığı kara örtüsü. Kınalı saçlı, yeşil gözlü, ufak...
Ya büyük bir bozgun, ya tam bağımsız bir Türkiye… Subaylarının çoğu şehit, ordusunun önemli bir kısmının firar ettiği bir komutanın destan yazdıran zaferi… İngiliz emperyalizminin desteklediği Yunan ordusu, Ertuğrul bey, Osman bey, Orhan Gazi gibi büyük Türk liderlerin mezarlarını çiğniyor,...
Bizler çok yoksul zamanlarda dünyaya geldik, ebeveynlerimiz zorlukların yoksullukların içinde büyüttüler bizleri. Öyle çok ve lüks mobilyalarımız yoktu, telefonlar yoktu, okul servisleri yoktu, çifter çifter ayakkabılarımız, giysilerimiz yoktu. Lakin sevgimiz saygımız vardı. Büyüklerimiz saygı, küçüklerimiz sevgi görürdü. Herkes ama herkes,...
“Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur” Gazi Mustafa Kemal Atatürk Memleketimiz temelinden yıkılmaya 2002 de başladı. Bu ‘’ Deprem’’ yıktı ...
Misafir olduğumuz dünyada, dünyayı cehenneme çevirmeye kimin hakkı var ki! Bizler misafir, ağaçlar, hayvanlar, sular, yeraltı ve yerüstü kaynakları ev sahibi. Yavuz hırsız ev sahibini döver misali, yeryüzünü kirletmek, ihanet etmek hiç kimsenin hakkı olmamalı. Şu koca yeryüzünde, kıyıda köşede,...
Kaybettiklerimiz olabilir, kaybetmediğimiz onurumuzun yanında hiç kıymeti yoktur. Çünkü azim ve inanç ile çalışarak yeniden inşa edebiliriz. Bizler hayatımızın akışı içinde içimizi acıtan çok olaylar yaşadık, bazen gözlerimiz doldu, bazen kızdık, bazen içlendik, ama en çok ta ağladık, ağladı kalbimiz....
Yangın yeri yüreğimiz…. Atatürk Orman Çiftliği, Kaz Dağları, Salda Gölü, Şirince, Kelebekler vadisi, Munzur Dağı, Madra Dağı, Gelevara Deresi, Kuzey Ormanları, Satılan milli varlıkların ardından, yakılıp yıkılan ormanlarımız, kirliliğe neden olacak insan kullanımına açılacak korunması gereken milli kültür miraslarımız, zehire...
Hoş geldiniz… Gönül bahçemizden, yaşadığımız şehrin bahçesini yeşertmeye. Hoş geldiniz… Tam da umutlarımızın en sancılı döneminde, sancılarımızı dindirmeye. Hoş geldiniz… Yine yeniden, doğrulduk, yine yeniden, umut dolduk. Hoş geldiniz… Teşekkür ederiz… Umutlarımız için verdiğiniz emeklerinize, gayretinize, kazanmaya olan inancınıza, yedirmediğiniz...
Hayaller kurmalıyız geleceğe dair, umut olan. Ardından , inançla, azimle yürümeli, çalışmalı ve başarmalıyız. Başarının en belirgin başlangıcını bilmeli, Ve ATAM, Mustafa Kemal Paşam’ın ; ‘’ Benim kahramanlarım, hayallerini hiçbir şeye satmayan kişilerdir.’’ Sözü ile, Ve HER ŞEY ÇOK GÜZEL...
Yüreğinizi götürür Anadolu’ya Bandırma vapuru… Hürriyete yürüyen milletin kalbi ve inancı ile ve önderi Mustafa Kemal Atatürk ile… Şafak vakti yüzünü güneşe dönerek gider ATAM… İstanbul’a kırgın, memlekete üzgün ayrılır, tam 8 yıl sonra döneceği, mavi İstanbul’a, mavi gözlü ADAM....
Onurlu bir hayatın mücadelesini vermek, ya da yüksek yerlerde makamlarını korumak uğruna onurlu yaşamdan vazgeçmek… Tükenmişliği ve çaresizliği atlatmak için yalan beyanlara baş vurmak. Yönetmek için gelinen son noktada onurundan vazgeçmek! Türk tarihinin en şaibeli siyasi yılları olarak tarihe geçecek,...
Susmayın konuşun, Susmayın, vicdanınızın sesini dinleyin, dinleyin ki insan kalabilmenin onurunu yaşayın. Diri diri gömüldüler, bedenleri çürüdü, koktu, kurtlandı, özgürlük ve bağımsızlık uğruna vazgeçtiler bedenlerinden, lakin ölmediler! Her şeye rağmen özgürlüğe bağışladılar hayatlarını. Nasıl güzel, nasıl vicdanlı, nasıl mütevazi, nasıl...
Adalet… Güven! lik… Adalete olan güven sarsıldığı an o ülkede tüm dengeler alt üst olur… Adalet, insanların insanca yaşamının en önemli etkenidir. Huzur, istikrar adaletin yerini bulması ile gerçekleşir. Ülkemizde yaşayan her canlının hakkıdır adalet, hayvanların, bitkilerin, suların, havanın, doğal...
Vicdan… Vicdan… İnsan… İnsan… İnsan olmak vicdanlı olmakla başlar, geçmişi unutmadan geleceği inşa etmek için. Tam 17 yıldır duyduğumuz, yaşadığımız, vicdanımızı rahatsız eden fakat, duymaya mahkum bırakıldığımız sözleri unutma. Terörist, çukur, hain, alçaklar, adiler, ayyaşlar, çapulcular, kandil uşağı, bunları unutma…...
Kapı açıldı… Genç, heyecanlı, enerji ve güç dolu bir gülen yüz karşıladı beni. Heybetli bir yürek gördüm. Saygılı sevgi dolu bir yürek, bizden biri, bir evlat , bir kardeş… İyi Parti Kağıthane belediye başkan adayı güzel yürekli kardeşim Mehmet Aslan.....
Ne kadar özlemişiz güzel sözlü siyasetçileri, ne kadar büyük bir susuzlukmuş, şimdi kana kana içeceğimiz bu duru güzellik… Yeni, yeniden heyecan yaratan, umut veren, kucaklayan bir güzel insan. Tam bir demokrat, tam bir insan aşığı, insanı mutlu kılmanın görevini üstlenmiş...
Sık sık seçimler ile geçirdiğimiz son yıllarda aslında siyasi partilerin gerçek kimliklerini de tanımlama imkanımız oldu… Kim kimdir, söylemleri nedir, nasıldır, insana verdikleri değer, ahlakın tanımı, din hoşgörüleri ve siyasete neyi alet edip etmedikleri… Kötü sözlerden, ayrıştırıcı,aşağılayıcı sözlerden bıkıp usanan...
Bölmek, kışkırtmak, ayrıştırmak, aşağılamak, kötü dil, kötü kalp Anadolu insanının hiçte hak etmediği, hiçte kabullenmeyeceği bu çirkin üslup, ancak ve ancak tarihinin köklerinin tamamını bilmeyen saygı duymayan kişiler için geçerli olabilir. Oysa ki Anadolu kadını ve erkeği geçmişini iyi bilen,...
‘’Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, mağlup olabilir; fakat bu durum , hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez....
Çaresizliğin tuzağına düşmeyip, her zaman bir umut olduğunu aklından çıkarmayan, can pahasına, canları pahasına Vatan olanları özlüyorum… ‘’ Milletimizin başına gelen bütün felaketler kendi talih ve geleceklerini başka birisinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır. Bu kadar acı tecrübeler geçiren milletin...
57 yıllık ömrünün çocukluğunu dahi yaşayamamış, tek sevdası bağımsız bir vatan olan büyük komutan, büyük deha, dünya lideri olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Osmanlı İmparatorluğunun basiretsiz yönetiminin sonucu kaybettiği toprakları Türk milleti ile vatan edişidir. ‘’Şurada acıklı bir gerçek olmak...
“Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez. Gazi Mustafa Kemal Atatürk” Çökmüş bir Osmanlı’dan, bağımsız bir ülke kuran büyük deha’nın sözleri… Osmanlı Devleti...
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım! Hangi güç engelleyecek hayallerimizi, Hangi bilek bükecek boynumuzu, Hangi güç geçecek hür bir kuş gibi uçan, uçuşan kalplerimizin önüne,, Hangi güç, hangi yasak durdurabilir güneşin doğmasını, Hangi kötülük yener , iyiliği, Hangi kaba güç,...
Kazanacağız elbette… Kitabını yazdığım Kara Fatma’dan küçük bir bölüm yazmak istedim nedense! ‘’Kahpedir düşman… Öyle bir tanede değildir, yedi düvel birleşip gelmiştir namusu bildiği yurduna. Yunan’ı , Ermeni’si , Rum çeteleri, her biri bir yandan vurur. Onlar vurdukça can kuşanır...
Ağaçların baharda nasıl yeşerdiğine baktınız mı hiç! Önce kurumuş dalların içinden zorlar dışarıya filiz vermek için, deler o kupkuru ağacın dalını çıkarır başını gökyüzüne doğru, sonra yavaş yavaş büyür, yavaş yavaş açar çiçeklerini, öyle sağlam açar ki ne hışımla yağan...
Türk insanının gönlünün zenginliği yenecektir, yoksulluğu, karanlığı, bağnazlığı. Çocukları için her türlü fedakarlığı yapabilen insanların, ‘’ Tüm çocuklar bizimdir’’ dediği yerdir ELELE…
Sözler vardır, güç veren, umudunuzu diri tutan, içinize işleyen, ruhunuzu saran. ‘’ En iyi siyasetin, her türlü anlamıyla en çok kuvvetli olanda bulunduğunu kabul ederim. Silah, bence kuvvetten elde edilen neticeyi meydana getiren etkenlerin sonuncusudur. Benim amacım, manevi, ilmi, ahlaki...
Kınalı kuzular vermiş babalara, yaralar almış bir millete, özgürlüğü, bağımsızlığı seçmiş, ümmetten millet olmuş onurlu insanlara sesleniştir o Efendiler.
Cumhuriyetin birikimlerinin tarumar edilmesiyle başladı… Özelleştirme ile başlayan satış, satıştan satışlar ile yandaşın kar payı yükseldi, o kadar yükseldi ki ya çok zengin ya çok fakir olduk. Yani Demokrasiden, Cumhuriyetin değerlerinden uzaklaşanlar büyüyoruz diyenler, alnı secdeye,eli halkın cebine değenler tarafından soyulduk. REZAlet . Milletin malını...