9 Şubat 2021 tarihinde Türkiye’nin Milli Uzay Programı tanıtım toplantısında Türkiye adına tarihi bir dönüm noktasına şahitlik etmek üzere bir araya geldiklerini söyleyen AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan, “2023 sonunda yakın dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrit roketimizle Ay’a ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz” dedi. Uzay konusunda çeşitli hedeflerini de açıklayan AKP genel başkanının söylemleri yerli ve milli uçak, helikopter, traktör, otomobil gibi olayları da aklımıza getirdi.
Aslında uzaya gitme fikri ve bu konuda yapılan çalışmalar ülkemiz adına gurur vericidir. Ancak böyle bir siyasi iktidarın 19 yıldır insanların gözünü boyamaktan başka yaptığı bir şey yoktur. Düşünün, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda çevrimiçi eğitim için köylere internet götürülemezken, uzaya insan göndereceğimizi söylemek komikliğin de ötesindedir.
Küresel salgın için gerekli önlemleri alamayanlar, maske bulamayanlar, aşı getirtemeyenler uzaydan söz etmemeli. İşsizlik alıp başını gitmişken, insanlar açlık ve yoksulluk içindeyken uzaydan söz edilemez. Enflasyon ve yolsuzluk tavan yapmışken, doğa yok edilirken, üretim bitirilmişken, vatandaşı uzay ile oyalamak yakışmaz. Terör can alırken, kadın ve çocuklar taciz, tecavüz kurbanı olurken uzay ile kandırmak hoş değildir. Laik ve bilimsel eğitim yerlerde sürünürken, yandaş rektörler atanırken, üniversite öğrencileri coplanıp, gözaltına alınırken, bilim yerine film yapılırken uzayın adını ağzınıza almamanız gerekir.
Yeni anayasa yapma hazırlıklarıyla, içinde laiklik, cumhuriyet ve devrimlerin olmadığı 1921 Anayasası’na özlem duyanların uzay ile ilgili öngörüleri olmamalıdır. Uzay diyerek ülkenin gündemini değiştirmeye çalışanları, değiştirmek gerekir. İşin özü bunlar, siyaset sahnesinden indirilerek layık oldukları yerlere gönderilmelidir.
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı da uzay konusunda pay kapma yarışına girerek; “Türkiye’mizde tarihinde ilk defa böyle bir çalışma yapılıyor, ezan sesini fiili olarak, uzaydan dünyaya dinletelim. Tarihe not düşelim. Bilimsel başarıyı böyle taçlandıralım” diyerek, tüm dünyayı güldüreceğe benzemektedir.
Şimdi vatandaşın aklında çeşitli sorular geliyor: İçinde yap-işlet-devret modeli bulunan uzay programı için müşteri garantisi verilecek mi? Çünkü vatandaş köprülerle, otoyollarla, şehir hastaneleriyle nasıl soyulduğunu anlamaya başlamıştır. Şehir hastaneleri denince de akla şu soru geliyor: Koronavirüs aşısının yan etkisi olmadığı söyleniyor ama birinci dozda uzaya gideceksek, bakalım ikinci dozda nerelerde olacağız?
Uzaya gitme konusunda atıp tutanlar için, büyük Türk şairi Nazım Hikmet Ran’ın 26 Ağustos 1959 tarihinde yazdığı “Aya Gidilecek” şiiri günümüzle tıpatıp örtüşmektedir. Bu şiir aynı zamanda 62 yıldır fazla bir değişiklik olmadığını da kanıtlamaktadır.
“Aya gidilecek
Daha da ötelere,
Teleskopların bile görmediği yere.
Ama bizim dünyada ne zaman
Kimse aç kalmayacak,
Korkmayacak kimse kimseden,
Emretmeyecek kimse kimseye,
Yermeyecek kimse kimseyi,
Umudunu çalmayacak kimse kimsenin?
İşte ben komünistim bu soruya karşılık
Verdiğim için.”
Azim ve Karar
13 Temmuz 1959 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. Jeoloji Mühendisliği Bölümü (1983) ve İşletme Bölümü (1998) mezunu. Lisans üstü çalışmalarını Trafik Planlaması ve Uygulaması anabilim dalında (2002) ve Hayvancılık İşletme Ekonomisi anabilim dalında (2003) tamamladı.
1983-1985 yıllarında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986-1987 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedeksubay olarak askerlik görevini tamamladı. 1989-2006 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır.
1993 yılında “Bilgisayara Giriş ve Basic” ile “Fotogrametri” kitaplarını yayınladı. Mart 2019 tarihinde “İnadına Cumhuriyet” adlı kitabını yayınladı. Bir süre Cumhuriyet ve Ulus Gazeteleri’nde yazı yazmıştır. Türkiye Sorunları Dergisi’nde konuk yazar olarak yazı yazmaktadır. Kasım 2005-Haziran 2020 tarihleri arasında İlk Kurşun Gazetesi’nde yazıları yayınlanmıştır. “Parçalanma Dil İle Başlar” makalesiyle, Dil Derneği tarafından 26 Eylül 2016 tarihinde 84. Dil Bayramı Onur Ödülü’ne layık görülmüştür. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski Genel Sekreteri’dir. 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı’nın başkanıdır. Halen Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin (TÜMÖD) Genel Sekreteri’dir. Evli ve iki çocuk babasıdır.