Öylesine zengindir ki insanın duygu dünyası. Olumludan olumsuza bütün duygulara yer vardır o dünyada. Bazen kanatlanır yüreğiniz onunla birlikte coşarsınız. Hiç bitmesin istersiniz mutluluğunuz, hiç eksilmesin coşkunuz. Ama öyle olmaz çünkü insansınız…
Zamanın içinden geçerken önünüze çıkan engellere takılır düşersiniz. Eğer bu engeller doğalsa kabullenirsiniz. Acı çekeresiniz elbette ama yapılacak bir şey yoktur. Kayıplarınızla yaşamaya çabalarsınız. Yokluklara,boşluklara alışarak devam edersiniz yolculuğunuza…
Bir de düşürülmek vardır! İşte buna tahammül edemezsiniz, öfkelenirsiniz, hatta isyan edersiniz. Çünkü sizin gibi ete kemiğe bürünmüş birileridir sizi düşürenler. Bu mudur insan, bu mudur insanlık dersiniz? İşte bu gerçek kendinizi ve sevdiklerinizi koruma sorumluluğuna taşır sizi. Bu yüzden vardır hayatımızdaki kilitler, sınırlar, hapishaneler, hatta silahlar ve belki nedenini bilemediğimiz hastalıklar, virüsler…Ve belki bundandır dört duvar arasında bekletilişlerimiz,dijital dünyaya açılan kapıların bir provasıdır belki yaşadıklarımız?
Zaman yolculuğunda en çok korktuklarımız bilemediklerimizdir. Çünkü insan bildiklerinden değil, bilemediklerinden korkar. Oysa toplumsal yaşamı düzenleyen kurallar insanların birbirine kötülük yapmasını önlemek için değil midir? İdeal olan budur ama ne yazık ki böyle değildir. Tarih boyunca hiçbir güç insanı insana zarar vermekten alıkoyamamıştır. Entrikalar, oyunlar, amaçlar uğruna söylenen yalanlar, çalınan hayatlar, çoğu zaman gücü elinde bulunduranlara tanınan imtiyazlar…
Sonsuz olan zamanın içinde ne kadar kalacağınızı ve neler yaşayacağınızı bilmeden devam edersiniz yolculuğunuza. Bildikleriniz vardır elbette, çalışıp, çabalayıp, planlayıp adım adım ilerlemek istedikleriniz vardır, olmalıdır da çünkü insanız…
Sonuç gelmeyi seçemediğiniz gibi, gitmeyi de seçemezsiniz ve bir zaman diliminde çekip gidersiniz.Tıpkı çok uzun sandığınız bir tatilin göz açıp kapayıncaya kadar bitmesigibi…
Zaman içinden geçerken yaşayarak öğrenirsiniz;iyiyi kötüyü, yanlışı doğruyu. Sonra sizin kötülerinizin başkalarınca iyi, sizin yanlışlarınızın başkalarınca doğru olduğunu öğrenirsiniz. Nedenini de bilirsiniz aslında ama yine de şaşırır, kabullenemezsiniz çünkü insansınız…
Yaşayarak öğrendikleriniz gri bir gökyüzü altına taşır sizi. O sonsuz boşlukta kanat çırparak kaybolup giden kuşları özlersiniz ve dönmelerini beklersiniz! Bir olgunlaşmadır bu aslında, acılarla yoğrulma, bir tama varma ve böylece yaşadığınız ihanetlerin, yalanların, yanlışların sahiplerini ayıklamaya başlarsınız hayatınızdan.
Yağmur yüklü bulutlarla uzaklara, çok uzaklara gidersiniz. Çocukluk düşlerinize dönersiniz ve çocukluğunuzu ölesiye özlersiniz. Sizi başkalaştırmak isteyen dünyaya isyanın ta kendisidir hissettikleriniz. En çok da yaşadığınız ihanetlerin, haksızlıkların içinde kendinizi ne çok üzdüğünüze ve yorduğunuza üzülürsünüz.
Böylesi zor bir yolculukla öğrenirsiniz hayatı ve artık özgürsünüz…
“Gri bir gökyüzü,
Kuşlar da yok
Ve yağmur yüklü bulutlar.
Çoktandır düşlerim de uzaklaştı benden,
Ve çoktandır insanları da ayıklar oldum hayatımdan;
Araçları amaç edinen insanları,
Beni üzen, yoran, insanları,
Nasıl anlatsam,
İnsanı tüketen insanları…”
Zaman içinden geçerken gri bir gökyüzünün bana düşündürdükleri bunlar. Gri bir gökyüzünden öğrenecek ne çok şey varmış meğer.
Hayatın anlamı paylaşımlarda ve huzuru dostluklarda saklıdır.
Gerçek dostların çok olmasına gerek yoktur. Çünkü adı üstünde onlar gerçektir. Siz onlarsız eksiksiniz, onlar sizsiz tam değildir.
Şiir pesimist biliyorum ama yaşadığımız gerçeklerden de uzak değil.Zamandaki yolculuğunuzda sizi tüketen insanlardan uzak olmanız ve dostlarınızla düşlerinizi yaşamanız dileğiyle…
Rize’de doğdu. İlk, Orta ve Lise öğrenimini Rize’de tamamladı. Lisans Eğitimini İşletme alanında, Yüksek Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında tamamladı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Yönetimi ve Politikaları Ana Bilim Dalı, Eğitim Yönetimi ve Teftiş Doktora Programına devam etti. Eğitim işkolunun çeşitli kademelerinde görev yaptı. Şubat 2019 tarihinde kamudaki görevinden emekli oldu.
Yazın hayatına çeşitli dergi ve antolojilerde yayımlanan şiirleri ile başladı. 2004 yılında “TODAİE Hazırlık Kılavuzu” adlı Orta Doğu Amme Enstitüsü Sınavlarına Hazırlık Kılavuzu yayımlandı. İlk şiir kitabı;“Karanlığın Elleri”2008 yılında, ikinci şiir kitabı; “Yasak Elma” 2016’da yayımlandı.
Eğitimci, Şair ve Yazar’ın okul öncesi eğitim çocuklarına yönelik hazırladığı “Can Okulda Dizisi” olarak altı adet hikâye kitabı (Okul Heyecanı, Okulda İlk Gün, Can ve Cansu, Görüyor Öğreniyoruz, Balonlarla Dans ve Can Partiyle) 2017 yılında yayımlandı.
“Çağları Delen Önder Atatürk” dizisinin ilk kitabı olan “Altın Saçlı Çocuk” romanının birinci baskısı Ocak 2019 yılında, ikinci baskısı Ağustos 2019 ve üçüncü baskısı Kasım 2019 yılında yayımlanmıştır. Serinin İkinci romanı “Hayallere İlk Adım” romanının birinci baskısı Ağustos 2019 yılında, ikinci baskısı Kasım 2019 yılında yayınlanmıştır.
‘Kül Rengi Dünya” romanı Kasım 2019 yılında yayımlanmıştır. Ayrıca yazarın, Eğitim Bilimleri alanında bilimsel makaleleri bulunmaktadır ve çeşitli gazetelerde makale yazmayı sürdürmektedir. İki çocuk annesidir.
Çok güzel bir yazı olmuş.Teşekkürler
Elinize sağlık teyzeciğim , gayet açıklayıcı ve net . Çünkü insanız .