Kuzguncuk’ta günün en güzel saatiydi. Güneş çekilmekte ve suyun yüzeyinde bıraktığı pırıltılar, denizde parçalı bir görüntü oluşturmaktaydı. Işıltıların arasında sahile yaslanmış Çırağan Sarayı muhteşem görünüyordu. İnsanın başını döndüren bu güzellik, tuhaf bir keder oluşturmuştu Mustafa Kemal’in yüreğinde. Nasıl oluşturmasındı ki; o görkemli sarayın içinde yirmi küsur yıldan beri dışarıyla bütün ilişkisi kesilmiş, sıkı güvenlik önlemleriyle her yanı kuşatılmış, talihsizbir sultanV. Murat yaşamaktaydı. Hisli besteler yaptığı söylenirdi. Ama halk adını anmaya korkardı. Hatta ‘Murat’ adını bile doğan çocuklarına veremezlerdi.
Mustafa Kemal’in gözleri bu görkemli saraya takılmışken, sessizliği Ali Fuat’ınona seslenişibozdu. Mustafa Kemal, hafiften kıpırdadı,
“Ne güzel saray,”dedi ve derin düşünceleri kadar derin bir nefes aldı: “Ne yazık ki içinde şanssız bir hükümdar tutuklu hayatı yaşıyor.”
Ali Fuat yanına geldi. O da hüzünlü gözlerle saraya bakmaya başladı. Bir müddet orada öylece kaldılar. Her birinin kafasında tarihin sayfaları canlandı.
Zorba bir yönetim sürdüren Sultan Abdülaziz’in tahtta kalması halinde meşruti bir yönetime geçilemeyeceğini anlayan aydın fikirli devlet adamları ve kumandanlar, hazırladıkları bir plan ile 30 Mart 1876 tarihindeonu tahttan indirip yerine V. Murat tahta çıkardılar.
Sultan Murat, tahta, psikolojisi bozuk, yorgun ve hasta çıkmıştı. Amcası Abdülaziz’in tahttan indirilişi ve şüpheli ölümü ile sinirleri büsbütün yıpranmıştı.V. Murat kendini havuza atmak, nazırları kucaklamak gibi cinnet belirtileri göstermekteydi. II. Abdülhamit, Mithat Paşa’yla görüşüp anayasayı ilan edeceğine söz verince V. Murat’ın 93 günlük saltanatı sonlandırılarak Abdülhamit tahta çıkarıldı.
Mustafa Kemal ve arkadaşları Harp Akademisi son sınıf öğrencisidirler. Öğretim yılın ortalarıdır. Sıcak bir Ağustos günü Mustafa Kemal ve Selanikli Tevfik birlikte bir ağacın gölgesinde oturmuş koyu bir sohbetin içine dalmışlardı. Ali Fuat hafta başı tatilinden dönmüş, arkadaşı Mustafa Kemal’i arıyordu. Onu Tevfik ilebir ağacın gölgesinde görünceadımlarını hızlandırdı. Yanlarına gelerek, önemli bir şey söyleyeceğini belli etti ve onları biraz daha sessiz bir köşeye çekerek:“Sultan Murat öldü,” dedi.
Mustafa Kemal ve Tevfik bu habere çok şaşırdılar.Hiçbir sultanın öyle sessiz sedasız öldüğü görülmüş müydü?Selanikli Tevfik düşüncesini:“Kimse niye duymadı?“ sorusuyla belli etti.
Ali Fuat:“Tesadüfen öğrendim,” dedi ve ekledi: “Annemin sütkardeşinin oğlu Hasan Bey ziyaret için Kuzguncuk’a gelmişti. O anlattı.”
Ali Fuat bildiklerini anlatmayı sürdürdü. Hasan Bey, sultanın ölümünü komutanı olan yaşlı bir paşadan öğrenmişti. Olay birkaç gün önce yaşanmış, Sultan Murat’ın cenazesi çok küçük bir kalabalık tarafındandefnedilmişti.
Ali Fuat sözlerini bitirdiğinde kısa bir sessizlik oldu. Mustafa Kemal:
“Yazık, çok yazık, bir padişahın cenazesi böyle mi kaldırılır?”dedi.
Abdülhamit’in Anayasa Sözü ve İstibdat!
Mithat Paşa başkanlığında 28 kişilik anayasa komisyonu kuruldu. Ayrıca daha az kişiden oluşan bir de alt komisyon oluşturuldu. Alt komisyonda Namık Kemal ve Ziya Paşa’da yer aldı.
Hazırlanan tasarı bakanlar kuruluna sunuldu. Namık Kemal’in deyimiyle orada taslak kuşa çevrildi.Taslaktan Abdülhamit’in istemediği maddeler çıkarıldı ve/veya değiştirildi. Abdülhamit özellikle de kendisine sürgün yetkisi veren maddede diretti ve son şekli verilen Kanuni Esasi 28 Aralık 1876 tarihinde ilan edildi.
Padişah tarafından seçilen ve görev süreleri ömür boyu olan Ayan Meclisi ilehalk tarafından seçilen Mebusan Meclislerinden oluşan ilk meclis,19 Mart1877’de açıldı ve çalışmalarına başladı. Ancak bu arada Osmanlı-Rus Savaşı(93 Harbi) patlak verdi. Abdülhamit bu savaşı bahane ederek 16 Şubat 1878’de meclisi tatil etti ve meclis 30 yıl boyunca bir daha toplantıya çağrılmadı.Abdülhamit Kanuni Esasi’ye hiç dokunmadı. Anayasa hep yürürlükte göründü. Böylece anayasalı meşrutiyet görüntüsü altında monarşik yönetimini sürdürdü.
II.Abdülhamit tahta böyle çıktı ve istibdat yönetimi böyle kuruldu. Peki, ısrar ettiği sürgün yetkisi neler getirdi?
İki örnek: Mithat Paşa önce İtalya’ya, sonra Taif’e sürgün edildi. Taif’te sürgündeyken boğduruldu. Namık Kemal Ege’de bir adaya sürgün edildi.
Birlikte tarihin acıklı bir sayfasına gittik ve o sayfayı değiştirecek ve dönüştürecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtarıcı ve kurucu lideri büyük Atatürk’ün tanıklığında anımsadık.
Tarih 16 Nisan 2017, Kanuni Esasi’den 140 küsur yıl sonra, şaibeli bir referandum ve devamı 24 Haziran 2018’de getirilen ucube başkanlık sistemi!
Tarih tekerrür etmez elbette. Ama tarihi tekrarlamak isteyenler onu gerçekliğinden koparabilir. Bu bağlamda tarihi gerçekliğiyle anımsamak, nedensellik bağı kurabilmek ve bütünü görebilmek bakımından önemlidir. Ve elbette ki çağının gerçekliğinden kopuk bir yönetim asla ayakta kalamaz, kalamayacaktır!
Biz doğru olanı büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten dinleyelim:
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.”
Rize’de doğdu. İlk, Orta ve Lise öğrenimini Rize’de tamamladı. Lisans Eğitimini İşletme alanında, Yüksek Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında tamamladı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Yönetimi ve Politikaları Ana Bilim Dalı, Eğitim Yönetimi ve Teftiş Doktora Programına devam etti. Eğitim işkolunun çeşitli kademelerinde görev yaptı. Şubat 2019 tarihinde kamudaki görevinden emekli oldu.
Yazın hayatına çeşitli dergi ve antolojilerde yayımlanan şiirleri ile başladı. 2004 yılında “TODAİE Hazırlık Kılavuzu” adlı Orta Doğu Amme Enstitüsü Sınavlarına Hazırlık Kılavuzu yayımlandı. İlk şiir kitabı;“Karanlığın Elleri”2008 yılında, ikinci şiir kitabı; “Yasak Elma” 2016’da yayımlandı.
Eğitimci, Şair ve Yazar’ın okul öncesi eğitim çocuklarına yönelik hazırladığı “Can Okulda Dizisi” olarak altı adet hikâye kitabı (Okul Heyecanı, Okulda İlk Gün, Can ve Cansu, Görüyor Öğreniyoruz, Balonlarla Dans ve Can Partiyle) 2017 yılında yayımlandı.
“Çağları Delen Önder Atatürk” dizisinin ilk kitabı olan “Altın Saçlı Çocuk” romanının birinci baskısı Ocak 2019 yılında, ikinci baskısı Ağustos 2019 ve üçüncü baskısı Kasım 2019 yılında yayımlanmıştır. Serinin İkinci romanı “Hayallere İlk Adım” romanının birinci baskısı Ağustos 2019 yılında, ikinci baskısı Kasım 2019 yılında yayınlanmıştır.
‘Kül Rengi Dünya” romanı Kasım 2019 yılında yayımlanmıştır. Ayrıca yazarın, Eğitim Bilimleri alanında bilimsel makaleleri bulunmaktadır ve çeşitli gazetelerde makale yazmayı sürdürmektedir. İki çocuk annesidir.
Sayın yazar,
Sizi takip ediyorum, okuyorum. Geçmişi çok iyi analiz ediyor, bugünü çok iyi masaya yatırıyor, böylece iyi bir makale ortaya çıkarıyorsunuz.
Belli ki, okuyor, düşünüyor, yoğunlaşıyorsunuz.
Ne mutlu.
Bu makalenizde çok başarılı. Üstelik tarihi olayları sade dille belleklere kazımışsınız.
Teşekkür ediyorum, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüzü kutluyorum.