Can kardeşim, canım kardeşim sana buradan yazıyorum, çünkü; daha ilk gönderdiğim mektubumu dahi almadığını öğrendim. Nedenini bilmiyorum.
Aslında bu üçüncü mektubum, henüz okuyamadığın iki mektubum da eline ulaşmadığı için burada yazıyorum. buraya yazdıklarım sana yazdığımın özeti elbette…
Şu anda kederliyim, güçlü olduğum kadar. Ve sözleri ‘ Bi fırlatsam kederimi göğe, düşer eski yerine göğsüme oturur’’ olan şarkıyı dinliyorum.
Seni oralarda tutan bu kahrolası durum elbette bitecek. Sen yine , yeniden aramızda olacaksın, ama abla yüreği işte bazen içleniyorum, bazen hüzünleniyorum, bazen kızgın, bazen kırgın ama aslında tüm bunları hissederken gurur duyuyorum en çok.
Bazen bulutlar ile, bazen yıldızlar ile dertleşiyorum…
İkisi de sana benziyor, biri özgürce uçuyor gökyüzünde bembeyaz, pamuk gibi, saf, tertemiz, diğeri geceye umut veriyor minicik pırıltısı ile… Yani sensin onlar…
Sen de bizi soracak olursan, biz de dışarıda! mahkumuz canım kardeşim. Bizimki de iç acıtıyor aslında, çünkü bir virüs var her yere, her şeye bulaşıyor. Her şeyin başı o. Öldürüyor, canımızı yakıyor, kırıp döküyor. Hani şu ‘’ Bir de kuşlar var hakim bey, her şeyin başı onlar, onlar özgürlüğü koyuyorlar insanların kafasına…’’ diyor ya Ahmed Arif, hiç birimizin suçu yok! Suç kuşların!
Birde kuşlara hükmetmek isteyenlerin…
Alıştırmak isteyenlerin, yem verip doyurmak, kendilerine bağlı kalsın isteyenlerin, yoksa nereden bilecek kuş! Özgürlüğü…
Alışmak istemediğinden hep bunlar, isyanı, kanat çırpması, uçmak istemesi yani!
Sen yine de aç bırakma, alıştıranlar utansın, bir lokma ekmeğini paylaşmayanlar, istedikleri yerde yesinler, bulabilsinler diye bizim bıraktıklarımızı toplayanlar utansın.
Bilirim seni , sen hem özgür kalsınlar istersin, hem doysunlar…
Bunun için değil mi esaretin..
Bunun için değil mi dört duvara kapatılman!
Bir gün sen ve senin gibi yüreklerin sayesinde uçacak kuşlar özgürce, istedikleri gibi yiyip doyacaklar, ve işte onlar da anlayacak alışmak gerekmediğini…
Alışmayacağız canım kardeşim….
Herkes özgür kalana, herkes doyana kadar alışmayacağız…
Ve özgürce kutlayacağız esaretinin zaferini…
Ve asla unutmayacağız mücadelenin onurunu..
Biz burada seni bekliyor olacağız, seni gönderdiğimiz gün gibi…
Sevgili kardeşlerim Barış’ lara da selam söyle..
Özlem ve sevgiyle kucaklıyorum..
Haaa UNUTMADAN…. seni çok seven ,sen ve Barış’lar ile gurur duyan, sizlere selam ve sevgilerini ileten yüzlerce mesajınız var bende. İsimlerini tek tek yazdım eline geçeceğini umut ettiğim mektubumda.
En içten sevgilerimle…
ABLAN….
YAZIYI ERHAN GÖKAY AKSOY’UN SESLENDİRMESİYLE DE DİNLEYEBİLİRSİNİZ
Kalemine yüregine sağlık ??En kısa zamanda esaretlerinin bitip sevdiklerine
Kavuşmalarını temenni ederim sizin ve bu güzel yavrularımızın gözlerinden öpüyorum Allah’a emanet olun ??
Sevgili Ayşe UÇAR’ın kalbine, eline ve kalemine sonsuz sağlık ve bağışıklık. Ulusal kahramanlar Murat’a ve İki Barış’a ve tüm öteki tutuklu melekler ve erkeklere de aynı dilekler ve kayıtsız şartsız tahliye ve özgürlük.