Bakan Süleyman Soylu kürsüden adeta bir gladyatör edası ile ve “Erdoğan jest ve mimikleri ile donatılmış” şekilde konuşmasını yaparken, sözü döndü dolaştırdı ve Man Adası Belgeleri ‘ne getirdi…
Geçtiğimiz günlerde Meclis’te gerçekleştirilen bütçe görüşmelerinde gündeme damga vuran olay hiç kuşkusuz İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘ya CHP milletvekillerinin ağır eleştirilerle yüklenmesi ve bakan Soylu’nun bu eleştirilere toplu halde ve aynı sertlikte verdiği yanıtlar oldu…
Bakan Süleyman Soylu kürsüden adeta bir gladyatör edası ile ve “Erdoğan jest ve mimikleri ile donatılmış” şekilde konuşmasını yaparken, sözü döndü dolaştırdı ve Man Adası Belgeleri ‘ne getirdi…
İçişleri Bakanımız “Arkadaşlarımız ile bu işin takipçisi olacağız peşini bırakmayacağız. Bu iftiralarınızı ispatlayacaksınız” diye tüm harareti ile kürsüden kükredi…
İşte ben aslında o an, orada takıldım kaldım…
Demek ki AKP istediği zaman, işine geldiği bir konu olursa “takipçi” olabiliyor, bu iradeyi gösterebiliyordu…
Peki o zaman bu ülkeye Soma’da bir facia yaşatan, yüzlerce maden işçisinin eve ekmek götürebilmek için kendisine mahkum olmasının rahatlığı ile hayat odalarını yaptırmayan ve onları diri diri ölüme mahkum eden, işletme ruhsatı olmayan yandaş maden ocağı sahibinin akıbetini de takip etti mi Sayın Süleyman Soylu?
Ya da Ensar Vakfı’nda cinsel istismara maruz kalan ve belki de hayatları boyunca etkilerine maruz kalacakları bir travma yaşayan küçük çocuklarımıza uzanan o sapık zihniyeti takip etmeyi hiç düşündü mü?
Ülkede kadın cinayetleri almış başını giderken, kadınlar toplumsal hayatın dışına itilip adeta kocalarının kölesi olmaya zorlanır ve uygulanan politikalarla buna teşvik edilir erken Sayın Soylu kadınlarımızın dertleri, tasaları ama en önemlisi can güvenlikleri için bir takipte bulunmayı düşündün mü hiç?
Adeta bağırıyorum diyerek gelen ölümlü iş kazaları bu ülkede yüzlerce emekçinin canına mal olurken, işçisinin canını kazanacağı paradan daha değersiz gören iş adamları, yaşanan kazaları verdikleri rüşvetler ile örtbas edip ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşmaya devam ederken Sayın Soylu’nun takipçi olma duyarlılığı aynı şekilde kendisini gösterdi mi?
Bu arada bakın kış geldi soğuklar da kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başladı…”Ne alaka şimdi?” demeyin….Hatırlar mısınız 8 Aralık 2013 tarihinde 21. Yüzyıl’da bu ülkenin en önemli metropol şehirlerinden birisinde Eskişehir’de bir utanç, bir insanlık ayıbı, bir dram yaşandı…
Mehmet Emin Toprak donarak öldü… Ve halen benim memleketimde yüz binlerce Mehmet Emin Toprak varken, onların kurabildikleri en büyük hayal sıcak bir odada geceyi geçirip bir tas sıcak çorba içebilmek iken siz bu kimsesizlerin kimsesi olabilmek için neye “baktınız” neyin takipçisi oldunuz acaba?
Bu ülkede gözaltına almaktan, dövmekten, gaz sıkmaktan başka hiç bir şey yapmadığınız, bir kere oturup dinleme zahmetinde bulunmadığınız ama tek dertleri kayıp çocukları olan Cumartesi Anneleri vardı bilir misiniz Sayın Soylu?
Siz onların kavuşamadığı evlatlarına kavuşabilmeleri, en azından akıbetlerini öğrenebilmeleri için bir takibe gerek duydunuz mu merak ediyorum doğrusu?
Ama yok siz bunları takip etmezsiniz, bunlar için arkadaşlarınız ile peşine düşmeye gerek de duymazsınız… E tabi bu saydıklarım halk için takip edilir, sizin “takip mesafenizi ve alanınızı” ise Saray belirliyor, normaldir o nedenle…
Ama bu halk sizi çok sıkı takip ediyor ve notunu alıyor… Günü geldiğinde necip Türk milleti gereken takibi yapar ve öyle bir ders verir ki konuşmanızda övündüğünüz ve “geleneğimiz” dediğiniz “tahta sandıkta”, değil bir daha kürsüden böyle esmek gürlemek, Meteoroloji FM’de Balkanlar’dan gelen soğuk hava tahmini bile yapamazsınız…
Siyaset dünyası kendisini hep iktidarda kalacak sananların trajik hikayeleri ile doludur.
Bizden söylemesi…