“Trump kendi egosuna yenik düştü. Diktatörlüğe yönelenlerin bir gün o tek odalı hücrelerde‘Kendim ettim, kendim buldum’ şarkısını mırıldanmaması için doğru yolu gecikmeden seçmesi gerekir.”
Bu sabahki kadar zevk alarak yaptığım bir kahvaltıyı en son ne zaman yaptığımı hatırlamıyorum.Hani kahvaltımda ilk defa tadacağım ejder meyvası gibi bir olay da yoktu. Genellikle kahvaltılarımda yediğim menemen, iki üç çeşit peynir, zeytin, bir dilim ekmek ve onlara eşlik eden çay veya bitkiseli.Nedeni ise, dün gece duymaya başladığımız ve devamını bu sabah dinlediğimizTrump’ınAmerika’da destekçilerini sokağa dökmek için davetiye ile başlattığı kalkışma, seçim sonuçlarının ilan edileceği Kongre binasının basılmasıyla sonuçlanan haber. Son yazımda Türkiye’de olmaz diye bahsettiğim halk kalkışması ABD’de oldu. Tarihe geçecek bir gün. Tıpkı Mayıs 1789 Fransız Devrimi, Şubat 1917 Rus Çarına karşı sivil halkın ayaklanması gibi ABD’deki hareket de tarihin sayfalarında önemli bir halk kalkışması olarak yerini alacak. İlk ikisinde çok kan döküldü. Kurumları, demokrasisi gelişmiş olan ve dünyanın en güçlü ülkesiABD’de isemodern çağda dört kişinin hayatını kaybetmiş olması işin vehametini ortaya koyuyor.
Şimdi sular duruldu. Başkent Washington’da sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yolun sonuna geldiğini ve köşeye sıkıştığı gerçeği sonunda kafasına dank eden Trump, 20 Ocak’ta Başkanlığı devredeceğini açıkladı.Seçiciler Kurulu Biden’in Başkanlığını onayladı.Barikatlara rağmen Kongre binasına kadar taraftarlarının girmesine neden olan Trump şimdi kendi postunu kurtarma telaşında olacak. Berlin’de olduğu gibi Washington’da da hakimler var. Yeri gelmişken hatırlayalım, Ankara’da da hakimler var.
Kalkışmaların iki boyutu vardır. İnsani açıdan birincisine baktığımızda dün hayatta iken kalkışmada hayatını kaybedenler arasında olanlar açısından kalkışma olarak nitelendirilmiş olay ABD’de de olsa kabul edilemez. Fakat ikinci boyutuna bakarsak örneğin kanlı sonuçlarına rağmen Batıda ve Avrupa ülkelerinde demokrasinin gelişmesine yol açan Fransız Devrimi’ne de keşke olmasaydı diyebilir miyiz?
ABD geçen asrın ortalarında başlayan siyasetiyle özellikle başta ülkemiz de olmak üzere Ortadoğu ‘da birçok darbelere neden oldu. Dünkü yaşadığı kalkışma, iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır meşhur deyimimizle umarım kendilerine ders olur. Görünüşe göre fersah fersah demokrasi anlayışında Trump’dan ileri olanBiden, başa geldiğinde diğer ülkelerin de demokrasiye sahip olması inancıyla mı yol haritasını belirleyeceki? Otoriter veya totaliter rejimlerin canı cehenneme gitsin diyecek mi?
Demokrasilerinin itibarının ödün vermek istemeyenler 20 Ocak tarihini beklemeden Trump’ın Başkanlık görevinden alınması için savcılar harekete geçiriliyor. Demokrasilerinin itibarından ödün vermek istemeyenler harekete geçti. Trump yargılanıp mahkum edilirse turuncu renkli elbiseyle cezaevindeki tek odalı yerini de alabilir. Nereden nereye? Kaç odalı olduğunu bilmediğim White House’dan (Beyaz/AK Saray) tek odalı bir hücreye kapanır mı zaman gösterecek.
Trump kendi egosuna yenik düştü. Diktatörlüğe yönelenlerin bir gün o tek odalı hücrelerde‘Kendim ettim, kendim buldum’ şarkısını bir gün mırıldanmaması için doğru yolu gecikmeden seçmesi gerekir.
Twetter, İnstagram ve Facebook Trump’ın hesabını kapattı. Şimdi kendi partisi de dahil herkesi karşısında bulacak. Eden bulur. Mazlum milletlerin geleceklerine hayırlı sonuçlar sağlaması için bu olayın ABD’ye iyi bir ders olması gerekiyor.Merak ediyorum acaba Biden, Türkiye gibi Trump’a otoriter tutumlarıyla adeta örnek olan ülkelerin liderlerini ısıracak mı?ABD,tek adam rejimine dayanan diktatörlerle işbirliği yapılmasına son verecek mi? Ülkelerin demokrasi, insan hakları ve özgürlük yolunda verdikleri mücadeleye samimiyetledestek olmasıtemennimizdir.
Son olarak, ABD seçim sistemini manipülasyonlara karşı güçlendirmek için gözden geçirecek mi?
Saygılarımla
Erol Başarık Ekonomist – Reform 2000 Party’si Genel Başkanı – İngiltere
Ekonomist, Siyasetçi, İş Adamı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme – Maliye bölümü mezunu. 1970 yılından beri Londra’da yaşıyor. 1997 yılında İngiliz siyasetine Bağımsız Milletvekili adayı olarak girdi. 2000 yılında Reform 2000 Party’sini kurdu. Halen aktif olarak başkanıdır. Dört Parlamento, bir Avrupa parlamentosu ve bir de Londra Büyük Şehir Belediye Meclis Üyeliği olmak üzere altı büyük seçime girdi. İngilizce yazıları İngiliz Milli ve yerel gazetelerinde yayınlandı. Halkın yararına kanun çıkarılması yolunda mücadele verdi. Türkçe yazıları Cumhuriyet Gazetesi de dahil olmak üzere Türkiye’de çeşitli yayın organlarında, Londra’da Türkçe Gazetelerde, internet sitelerinde yayınlandı. 2002 Yılında Sadettin Tantan’ın Yurt Partisinden İstanbul 1. Bölge, 2007’de Bağımsız aday olarak İstanbul 3. Bölgeden Milletvekili adayı oldu. İngiltere Atatürk’çü Düşünce Derneğinde Yönetim Kurulu azalığı yaptı. Halen ADD’nin Danışma Kurulu üyesidir. Bütün dünya insanlarının güvende ve ekonomik refah içinde yaşaması, Müslüman Ülkelerin çağdaş düşünceye kavuşması en büyük ideali. Hak, hukuk ve adalete dayalı bir demokrasiyle, Güçlendirilmiş Parlamentosu olan, insanların refahiçinde yaşadığı bir Türkiye için mücadele vermeye devam ediyor.