‘Çanakkale Geçilmez’ dedi Mehmetçik. 106 yıl önce bugün 18 Mart 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na son darbeyi vurmak için dünyanın en güçlü donanmasıyla Çanakkale’ye gelen birinci dünya harbinin galiplerine unutulmaz bir ders verdi.
Daha sonra 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basarak başlattığı Milli Mücadele bozguna uğramış Yunan ordusunun 9 Eylül 1922 yılında İzmir’de denize dökülmesi sonucu imzalanan Mudanya Ateşkes ve onu takiben 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşmaları da imzalayarak bağımsızlığımızı kazandık.
Bu başarılar 29 Ekim 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile taçlandırıldı. Tabii olarak bu zaferlerin kazanılması için Birinci Dünya harbinin patladığı 1914’ten başlayıp bütün harplerin sonucu alınana kadar verdiğimiz milyonlarca şehit ve gazilerimize olan minnet borcumuz var. Vatan, Türk’lerin liderliğinde kurtarıldığı için kurulan devletin adı Türkiye olarak tescil edildi. Türk adı daha sonra milli bütünlüğümüzü sağlamak üzere doğru bir kararla ‘ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan bireylere Türk denir’ şeklinde tanımlandı. Zaten İstiklal Savaşları Türk’lerin yanında bir çok sayıda değişik kimliğe sahip vatandaşlarla kazanıldı. Tıpkı İngiliz donanmasında İngilizlerden daha çok dünyanın değişik ülkelerinden derlenmiş askerler olduğu gibi.
Son yıllarda Milli Birliğimizi bozacak sonuçlara neden olacak başta emperyalist odakların kaşımaya çalıştığı ırk ve dini inançlar gibi hassas konular ülkemize büyük zararlar verecek boyutları zorluyor. Atatürk ismini silme, T.C’yi hedef alma, Öğrenci Andı’nı okullardan kaldırma, Atatürk kabartmasını madalyalardan kaldırma, AKM’ni yıktırıp yerine yapılan binaya değişik isim takma şeklinde karşımıza çıkıyor. Bugün Atatürk adını taşıyan futbol stadyumu neredeyse bırakılmadı. Şanlı Türk söyleminden ve Atatürk’ten rahatsız olan gafiller boy gösteriyor.
Şunu anlamalıyız ki bugün dünyanın hiç bir ülkesinin vatandaşları tek bir ırka sahip değildir. Avrupa ülkelerinden her biri dört, beş, altı veya daha fazla sayıda ırkların bir araya gelmesiyle Ulusçuluk esasına dayanan ve ırklardan birinin Üst Kimlik olarak ön plana çıktığı, millet ve devlet adının da o isimle anıldığını görüyoruz. Geri kalanlar ise Alt Kimliğe işaret ediyor. Demokratik bir ortamda, hukukun sağlam temellere oturtulmuş, özgürlük ve eşitliğin sağlanmış olduğu toplumlarda bu durumla ilgili rahatsızlık söz konusu değildir. Hatta günümüz Avrupa Birliği’nin, bir çok devletleri bir araya getirdiğini görüyoruz. ABD’nin kaç çeşit ırktan meydana geldiğini düşünün. Gene genellikle Avrupa’da yaşayan biz Türk’ler burada olmaktan rahatsız değiliz. Kapılar aralık olsa Türkiye’den Avrupa ülkelerine göç etmek isteyenlerin sayısı azmı ki?
Türkiye’de Türk kimliğini kabul etmiyor görünen örneğin Kürt asıllı olanların Londra’daki restoranlarına gittiğimde genellikle çalınan müzik Kürtçe değil, Türkçe. Aralarında Türkçe konuşuyorlar. Kürtçe konuşulduğuna çok nadir rastlıyorum. Buralardaki ahenk Türkiye’de aksıyorsa bu işte gaflet dalalet değilse emperyalist odakların maşası olmaya soyunmuş, hıyanet içinde olanların işidir.
Türkiye zor zamanlardan geçiyor ama oynamaya çalışılan oyunlar birer birer açığa çıkıyor. Andımızla uğraşanlar, Türk söyleminden rahatsız olan gafiller turnusol kağıdı gibi renklerini belli ediyor.
Burası çok önemli diyeceğimiz husus hangi ırktan, inançtan, cinsiyetten olursak olalım hak, hukuk, adalet ve eşitlikte ayrımcılık gözetmeden, özgürce yaşayacağımız bir ülkemiz olsun isteği hedefimiz olmalıdır. HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun uğradığı hukuksuzlukla milletvekilliğinin düşürülmesini ve HDP’nin kapatılması için yapılan saldırgan siyasetleri de yukarıda anlattıklarımın ışığı altında kınıyorum.
Yazımı ‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ ve ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ veciz sözleriyle ve ‘Türkiye Türk’lerindir’ gerçeğinin üzerine basarak ve altını çizerek bitiriyorum.
Saygılarımla
Erol Başarık Ekonomist – Reform 2000 Party’si Genel Başkanı – İngiltere
Ekonomist, Siyasetçi, İş Adamı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme – Maliye bölümü mezunu. 1970 yılından beri Londra’da yaşıyor. 1997 yılında İngiliz siyasetine Bağımsız Milletvekili adayı olarak girdi. 2000 yılında Reform 2000 Party’sini kurdu. Halen aktif olarak başkanıdır. Dört Parlamento, bir Avrupa parlamentosu ve bir de Londra Büyük Şehir Belediye Meclis Üyeliği olmak üzere altı büyük seçime girdi. İngilizce yazıları İngiliz Milli ve yerel gazetelerinde yayınlandı. Halkın yararına kanun çıkarılması yolunda mücadele verdi. Türkçe yazıları Cumhuriyet Gazetesi de dahil olmak üzere Türkiye’de çeşitli yayın organlarında, Londra’da Türkçe Gazetelerde, internet sitelerinde yayınlandı. 2002 Yılında Sadettin Tantan’ın Yurt Partisinden İstanbul 1. Bölge, 2007’de Bağımsız aday olarak İstanbul 3. Bölgeden Milletvekili adayı oldu. İngiltere Atatürk’çü Düşünce Derneğinde Yönetim Kurulu azalığı yaptı. Halen ADD’nin Danışma Kurulu üyesidir. Bütün dünya insanlarının güvende ve ekonomik refah içinde yaşaması, Müslüman Ülkelerin çağdaş düşünceye kavuşması en büyük ideali. Hak, hukuk ve adalete dayalı bir demokrasiyle, Güçlendirilmiş Parlamentosu olan, insanların refahiçinde yaşadığı bir Türkiye için mücadele vermeye devam ediyor.
Her sözcüğü MUHTEŞEM ve MÜKEMMEL bir yazı. Gerçek Atatürk’cü yurtsever yazarı çok değerli ve sevgili Erol BAŞARIK’a en yürekten tebrikler, derin saygılar, en iyi dilekler, yeni başarılar ve ulu ÇANAKKALE ZAFERİ kahramanlarına adanmış bir özel ithaf :
O KAHRAMANLAR AÇ,AÇIK,BİİLAÇ VE SUSUZDULAR
O genç ve çok yaşlı kahramanlar Çanakkale’de
Ve bütün cephelerde,cephe gerisi ve siperlerde,
Yedi düvelli ve azı dişine dek silahlı düşmanla savaşırken
Ve bütün Gelibolu topraklarını canıyla ve kanıyla sularken.
Hep aç,açık,biilaç ve susuzdular,
Mühimmatsız ve kurşunsuzdular.
Günler ve geceler boyunca uykudurak nedir bilmeyerek,
Bir dilim kuru ve küflü ekmeği dahi ölümüne özleyerek,
Sadece yarım tas buğday bulamacı yediler
Ve dört beş kaşık kuru üzüm hoşafı içtiler.
Onlar, 15’liler adını almış o kutsal ve en ulusal Mehmetcik’lerdi.
Ve 57’inci Alay’a bağlı hepsi de şehit düşmüş en yiğit neferlerdi.
Onlar, Miralay Mustafa Kemal komutasındaki çok genç ordulardı.
Ve düşmanı geldiği gibi gitmeye mecbureden ulu kahramanlardı.
Onlar,SEVR’i yerlebir eden ulu utkunun temellerini attılar.
Onlar, tüm ulusal kurtuluşun ilk ve yüce ışıklarını yaktılar.
Onlara, her ana, baba,kız, kızan,dede, nine türküler söyler.
Onlardır, bütün ulusun yüce kalbini ve gönlünü fet’edenler.
Onlar,yüzbirbin er ve erbaşdan oluşmuş en büyük bir tümen idiler.
Onlar, bu vatan üğruna ölümü ölümsüzlük olarak nitelendirendiler
Onların hepsi,en vahşi düşmanlarla göğüsgöğüse dövüşerek öldü.
Ve bütün huri meleklerin omuzlarında taşınarak cennete gömüldü.
Onların ulu andı ve anısı,bugün bize ve tüm ulusa ders ve örnek olmuştur.
Ve o eski ve en yeni SEVR’i yani BOP’u imhanın yöntemlerini sunmuştur.
Gönül Pınar Atacı, 18 Mart.2015 -16.Mart.2021