Dünya artık “Ey Amerika”, “Ey Fransa”, “Ey Almanya” bağırmalarını ciddiye almıyor.
Son örneği de dünkü gemi rezaleti. Alman savaş gemisi uluslararası sulardaki bir Türk gemisini uluslararası hukuka aykırı bir şekilde basıyor, kaptanını ve mürettebatını saatlerce silah zoruyla alıkoyuyor.
Birleşmiş Milletler’in 2011 yılında Libya’ya koyduğu ve halen yürürlükte olan bir silah ambargosu var. Buna ilişkin Güvenlik Konseyi kararlarında bütün Birleşmiş Milletler üyelerine Libya’ya savaş malzemesi göndermemeleri çağrısı yapılıyor. Fakat, bu kararlarda, silah ambargosunu denetleyecek bir mekanizmada öngörülmüyor.
Avrupa Birliği durumdan haksız yere vazife çıkararak, Mart ayında, kendisi, “Operation İrini” (Yunanca “barış”) ismi verilen bir denetleme mekanizması oluşturdu. Libya açıklarındaki denizlerde şüphelenilen gemileri arama yetkisi veren bu düzenlemenin herhangi bir uluslararası meşruiyeti bulunmuyor. Yapılan, bir cins haydutluk, korsanlık.
O tarihte ciddi bir devlet olarak yapılması gereken, Avrupa Birliğinin bu mekanizmanın kurulduğunu ilan ettiğinde Türk gemilerinin bu çerçevede aranmasının meşruiyetinin bulunmayacağının peşinen Avrupa Birliği tarafına bildirilmesiydi. Bunun yapılmadığı anlaşılıyor,yapıldıysa da ciddiye alınmadığı anlaşılıyor.
Avrupa Birliği, Türk gemisine yapılan muameleyi kendisine saygısı olan herhangi başka bir devletin gemisine yapmaya cüret edemez. Örneğin, Libya’da hasım cephelerden birisinin tarafını tutan Rusya’nın herhangi bir gemisine bunu yapabilirler mi? Söz konusu olamaz!
Böyle bir muamele ancak dışlanmış, yalnızlaşmış, sözüne güvenilmeyen, güçsüz bir “haydut devlet”e reva görülebilir. Türkiye maalesef batıda artık bu kategoride bir devlet olarak görülüyor.
Dünya artık “Ey Amerika”, “Ey Fransa”, “Ey Almanya” bağırmalarını ciddiye almıyor.
Cumhurbaşkanı daha birkaç gün önce Avrupa Birliğine “biz Avrupalıyız” gibi sıcak mesajlar göndermişti. Uluslar arası hukuka göre tipik bir korsanlık olayının Cumhurbaşkanın bu mesajları göndermesinden hemen sonra gerçekleştirilmiş olması, o mesajların, muhatapları tarafından ciddiye alınmadığına ve Aralık ayı başında yapılacak toplantıda alınacak yaptırım kararlarından kurtulma hamlesi olarak yorumlandığına bir işarettir.
Bu vahim olayın birkaç nota vererek örtbas edilmesi gayreti görülüyor. Ayrıca verilen NOTA’nın da kabul edilmediği söyleniyor. Avrupa Birliği’ne ve ilgili ülkelere sert tepki verecek güçte maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında yok!
Tabii bu olay Türkiye’ye karşı yapılan ilk korsanlık faaliyeti de değil, Mavi Marmara gemisi de uluslararası sularda İsrail Askerleri tarafından basılmış vatandaşlarımız öldürülmüş, para alarak susumuştuk.
Bu da bütün Dünyanın gözü önünde olmuştu.Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde maalesef hiçbir saygınlığımız kalmadı.