Son günlerde iktidar sahipleri yeni bir anayasa yapılması(anayasanın değiştirilmesi değil) talepleri ile yapay bir gündem konusunu ortaya atmışlardır.
Yeni anayasa tartışmalarının sağlıklı bir zeminde yapılabilmesi için anayasa hukukunun temel kavramlarının bilenmesinde yarar vardır.
Bu yazıda seçkin anayasa hukukçularının kitaplarından konu ile ilgili kuramsal bilgiler verilecek ve değerlendirme yapılacaktır.
Anayasabir devletin temel yapısını, kuruluşunu, iktidarın devrini ve devlet iktidarı karşısında bireylerin özgürlüklerini düzenleyen bir belgedir.[1]
Başka bir tanıma göre anayasa bir ülkede geçerli olan tüm siyasal kurumları kuran ve hukuksal çerçevelerini oluşturan onların tümüne temel ve dayanak oluşturan ve tüm bu kurum ve kuralların üstünde yer alan belgeyi ya da kurallar bütününü ifade emektedir.[2]
Buna göre anayasa bir devlete hukuki varlık kazandıran kuruluş yasasıdır. Bir şirket kurulurken şirket sözleşmesi, vakıf kurulurken vakıf senedi, Aile kurulurken nikah akdi o kurumlara nasıl hukuki bir varlık kazandırıyorsa devlet kurulurken de anayasa böyle bir işleve sahiptir. Anayasa teriminin batı dillerindeki karışılığıLatince kurmak anlamına gelen“constitio” sözcüğünden türemiş “constitution” kelimesidir. “Teşkilatı Esasiye” (temel kuruluş) aynı anlamdadır.
En temel anlamıyla anayasa bir devletin kuruluş belgesidir. Devlet organlarının neler olduğunu, bunlar arasındaki ilişişlerin nasıl olacağını tanımlamanın yanında, kişilerle devlet arasındaki ilişikleri belirleyen kişi hak ve hürriyetlerini devlet karşısında hukuki güvenceye bağlayan, devletin sınırlarını belirleyen bu konudaki tüm hukuk kurallarına üstün kaynak oluşturan metindir. Kişilerle devlet arasındaki toplum sözleşmesidir.
Anayasaların devlet organları arasındakiilişikleri düzenlemek, bireylerin hak ve hürriyetlerini hukuksal garanti altına almak,diğer kanunların uyması gereken ilkeleri belirlemek gibi fonksiyonlarınınyanında topluma ilerisi için amaç gösterici, program koyucu fonksiyonu da vardır. 1961 anayasacındaki “ekonomik ve sosyal haklar” buna örnektir.[3]
Anayasa yapmak, siyasi tolumu yeniden kurmak anlamına geldiğinden toplumların hayatında genellikle olağan bir iş değildir. Bir ülkede ilk defa veya yeni baştan anayasa yapılmasınayol açan çok farklı nedenler olabilir. Bunları bir yıkılma veya köklübozulmadan sonra sosyo-politik ortamda taze bir başlangıç şartlarının ortaya çıktığı durumlarolarak tanımlamak mümkündür. Geleneksel olarak rejim değişikliği ( ör: komünizmin çöküşü), savaş yenilgisinden sonra yeniden inşa ( ör: 1945 yenilgisinden sonra Japonya) ve bağımsızlık kazanma (1950’ler 60’lar Afrika’sı)gibi durumların “taze başlangıç” şartları yarattığı kabul edilir.[4]
Aşağıda göreceğimiz gibi ilkkez veya yeni baştananayasa yapma yetkisine sahip iktidara “asli kurucu iktidar” denilmektedir. Batum’a göre asli kurucu iktidaraşağıdaki hallerde ortaya çakabilir:
Mustafa.Anayasalar genellikle eski bir düzenin çökmesi, başarısızlığa uğraması veya reddedilmesini takiben yeni bir siyasi düzen kurmanın aracıdırlar.[6]
Soysal’a göre yeni anayasa bir ihtilal veya yerleşik düzeni altüst edici bir olayın arkasından yapılır.[7]
Doktrinde, bir kişi veya bir grup istediği için yeni anayasanın yapılacağına dair bir öngörü yoktur.Koşullar olgunlaşmadıkça keyfi olarak yeni anayasa yapılamaz.
Yeni baştan bir anayasa yapılacaksa mevcut anayasanın toplum tarafından ne derece benimsendiği dikkatealınmalıdır. Bizim 1982 anayasasının başlangıç bölümünde anayasanın “”demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet olunduğu” belirtilmektedir.
Toplumun önemli bir kesimi bu emaneti ve anayasada belirtilen cumhuriyetin temelniteliklerini özümsemiştir. Bunları yok sayıp mevcut anayasal düzenin yıkıldığı olağanüstü bir durum varmışgibi mevcutanayasayıdeğiştirmek yerine yeni bir anayasa yapılmakistenirse toplumun temelilkeler bağlı kesimlerinin tepki göstermesi doğaldır.
Bu nedenle anayasadakendi çıkarlarına uygun birdeğişiklik yapmak isteyenler en elverişlizaman olarak karşı güçlerin dağıtıldığı, sindirildiği veya etkisiz duruma getirildiğidönemleri seçerler.[8]
Anayasayı yapan veya değiştiren iktidara “kurucu iktidar”denilir. Kurucu iktidar iki türlü olur: ilk kez ya da yeni baştan anayasa yapan iktidar “asli kurucu ktidar”dır. Var olan anayasayı değiştirme yetkisine sahip iktidar ise “tali kurucu iktidar”dır.[9]
Asli kurucu iktidarın ne zaman ve hangi koşullarda ortaya çıkacağı yukarıda incelenmiştir.
Yeni anayasa bir ihtilal veya toplum hayatını altüst eden birolay üzerine yapılacağından ister istemez o ihtilali gerçekleştiren ya da o büyük olayın en önemli etkeni sayılan toplum güçlerinin kendi çıkarları, hakları veülküleri birer anayasa ilkesi niteliğine bürünür.[10]
Mevcut anayasaya göre siyasi partisini kurmuş, seçimlere girmiş, seçilmiş ve bu anayasaya bağlı kalacağına ant içererek göreve başlamış bir iktidar “bu anayasayı kaldırıp yerine yeni bir anayasa yapayım” diyemez yani asli kurucu iktidar değildir. Daha öncedefalarca yapıldığı gibi Anayasada belirlenmiş koşullara göre anayasayı değiştirebilir yani tali kurucu iktidardır.
Konu ile ilgili güncel tartışmalarda mevcut anayasanın 175.maddesine atıfla meclis aritmetiği, referandum koşulları gibi konular gündeme gelmekledir. Oysa 175. Madde mevcut anayasada değişiklik yapmanın koşullarını düzenlemektedir. Yeni bir anayasanın nasıl yapılacağın değil.
Yeni bir anayasanın nasıl yapılacağını doktrinden öğrenebiliriz.
Teziç, asli kurucu iktidarın monokratik veya demokratik olarak ki şekilde ortaya çıkabileceğinibelertmektedir. Monokratik asli kurucu iktidar bir anayasa yapar ve yayınlar,buna “ferman anayasa” denilmektedir (1876 anayasası gibi).
Demokratik asli kurucu iktidar ise üç şekilde ortaya çıkabilir:
AKP iktidarının yapay olarak gündeme getirdiği yeni bir anayasa yapılamaz. Çünkü:
Söz konusu yeni anayasa girişiminin amacı AKP’nin tek adam rejiminin süresini uzatmaktır.
Cumhuriyet değerlerini benimsemiş tüm toplum kesimlerinin bu konuda duyarlı olması ve örgütlü tepki göstermesi zorunludur.
[1] Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, Beta Yayınları, İstanbul,2020, s.10
[2] Süheyl Batum, Anayasa Ve İnsan, Cumhuriye Kitapları, İstanbul,2011, s.21
[3] Mümtaz Soysal, Anayasaya Giriş, İmge Kitabevi, İstanbul, 2011, s.28
[4] Mustafa Erdoğan, Anayasal Demokrasi, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2015 s.44
[5] Batum, a.g.e.s.60
[6] Erdoğan, a.g.e. s.45
[7] 7Mümtaz Soysal,, 100 Soruda Anayasanın Anlamı, Gerçek Yayınevi,İstanbul,1979, s.7
[8] Soysal, 100 soru, s.6
[9] Batum, a.g.e. s.59
[10]Sosyal, 100 soruda, S. 7
[11] Teziç, a.g.e. s.181
[12] Mehmet Ali Güller “ Anatyasa Tuzağı, Cumhuriyet, 15 Şubat 2021.
1972 Yılında kara harp okulundan topçu subayı olarak mezun oldu.
1981 yılında Kara Harp Akademisinden kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu.
1988 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisinden mezun oldu.
31yıllık fiili hizmetinin 15 yılında çeşitli kademelerde kıta komutanlığı,12 yılında üst karargahlarda görev yaptı.
Belçika’da Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığı(SHAPE) karargahında görev yaptı.
ABD Ulusal SavunmaÜniversitesi ( NDU) ulusal harp akademisinde (NWC) ulusal güvenlik stratejisi konusunda master (MA) derecesi adı.
Kars Kağızman’da 7.Mekanize Tugay Komutanı olarak iç güvenlik harekâtlarına katıldı.
Ankara’da 28. MekanizeTugay Komutanı olarak eski Yugoslavya’daki barış gücü operasyonlarına birlikleri ile katıldı.
Genelkurmay karargâhında kuvvet planlaması ve modernizasyon projelerinden sorumlu Savunma Planlama Ve Kaynak Yönetimi Daire Başkanı iken 2003 yılımda kadrosuzluk nedeni ile emekli oldu.
2003 yılına ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) karargahında (Tampa/ Florida) Türk irtibat timi komutanlığı yaptı.
NATO ve ikili düzeyde pek çok toplantıya Türk delgasyon başkanı olarak katıldı.
2004-2008 yılları arasında Yükseköğretim Denetleme Kurulu üyeliği yaptı.
Askeri kariyeri dışında;
1979 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.
1997 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde uluslararası ilişkiler yüksek lisans eğitimini tamamladı.
2008 yılında Gazi Üniversitesi‘nde uluslararası ilişkiler doktora programını tamamladı.
2007 yılında yayınlanan “ulusal Güvenlik Sorunlarımız” adlı kitabın yazarıdır.
Çeşitli gazete ve dergilerde makaleleri yayınlandı.
Başkent üniversitesi yayını aylık “Bütün Dünya” dergisinin sürekli yazarlarındandır.
Ülkenin geçmiş, mevcut ve müstakbel ANAYASA HUKUKU TEORİSİ VE PRATİĞİ hakkında olağanüstü GÜNCEL, çok ÖZLÜ VE ÖNEMLİ, tamamen NESNEL VE SOMUT, derin BİLİMSEL, tam DEMOKRAT, gerçek VATANSEVER, her cümlesi DEĞERLİ VE MÜKEMMELbir teşhis ve tesbit, analiz ve sentez, teşhir ve tel’in, sonuç ve öngörü. Üstün ve özgün asker ve ünlü hukukcu sevgili Cihangir DUMANLI’ya en yürekten tebrikler, derin saygılar, yeni başarılar ve en i.yi dilekler.,